x
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.
Land O'Lakes
Yiyecek ve İçecek

Land O'Lakes'te Çalışanların Öğrenme ve Gelişim İhtiyaçlarını Karşılama

Land O’Lakes, Amerika’nın önde gelen endüstriyel tarım ve yiyecek şirketlerinden biridir. Aynı zamanda tarımsal üretimden tüketici gıdasına kadar geniş bir yelpazeyi kapsayarak sektöre öncülük eden operasyonları ile üyelerin sahip olduğu bir kooperatif kuruluştur. Bugün Land O’Lakes tarım ve gıda üretimi alanında, Land O’Lakes Süt Ürünleri, Purina Hayvan Maması, WinField United&Truterra ve LLC gibi, en saygın bazı markaların sahibi olarak faaliyet göstermektedir. Şirket hem müşterileri, hem çiftçi ortakları, hem çalışanları hem de dünya için devamlı kendilerini geliştirme çabasındadır. Çok ciddiye aldıkları başka bir girişim ise, çalışanlarına eğitim verilmesidir. 
 
“Şirket binamızda çalışanlarına eğitim aldırmak çok kolay olurdu fakat çalışanlarımızın çoğu ülke genelinde coğrafi olarak farklı bölgelerde bulundukları için maalesef bunu gerçekleştirmemiz mümkün değil, böyle bir imkânımız yok. Genel merkezimizde sunulan sınıf eğitimlerine ek olarak, uzak mesafede çalışanlar için sanal eğitim seçeneğini de ekleyerek bu sorunu çözdük. Şu anda Land O’Lakes’de verilen eğitimlerin %80’i sanal olarak veriliyor. The Ken Blanchard Companies’in SLII® eğitim programımızın temelini oluşturuyor.”
 
Öğrenme ve Gelişim Müdürü Julie Fritsche, “Genel merkezimizdeki eğitimler arasında yer alan SLII® programı liderlere, çalışanların gelişimlerini nasıl teşhis edeceklerini ve sonra da uygun liderlik stilini kullanmayı öğretir. Böylece onlara hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olabilirler. Biz bu programın sanal eğitim tasarımını gördüğümüzde tüm ülkedeki liderlerimizin aynı öğrenme fırsatlarına ulaşmalarını sağlayabileceğimizi anlamıştık. Şu anda SLII®’yu yılda iki kez sınıf eğitimi olarak sunuyoruz. Sanal eğitimleri de aynı çerçevede yılda altı ila sekiz kez vermeyi planlıyoruz,” diyor.
 
“Blanchard’ın sanal eğitim uzmanları ile birlikte çalışarak sanal SLII® tasarımına aşina olduk ve ardından da eğitimi daha etkin hale getirmek için ipuçlarını tartıştık. Daha fazla vakit geçirmek isteyebileceğimiz alanları ve kısaltabileceğimiz bölümleri bizlere gösterdiler. Çok pürüzsüz bir süreç oldu çünkü PowerPoint sunumlar, videolar, vs her şey kullandığımız WebEx platformu ile uyumluydu. Her bir sanal eğitim için iki eğitmen ve bir prodüktör (sanal eğitim platformumun işleyişinden sorumlu görevli) var. Blanchard bize her bir eğitmenin, oturumun bir bölümünü nasıl öğretebileceğini ve birbirleriyle nasıl paslaşabileceklerini öğretti.”

 

Teknik meselelerle ilgilenmek için bir prodüktörün bulunması eğitmenin içeriğe odaklanmasına olanak tanıyor. İki eğitmen olduğunda da içeriğin daha kolay bir şekilde verilebilmesini sağlıyor. Böyle olunca katılımcılar da iki ayrı eğitmenden bilgi almış oluyor. Böylece öğrenme ortamını daha canlı tutarak katılımcıların ilgisini koruyorlar.
 
Hines ve Fritsche programı uygulamaya koyarken katılımcıların, becerileri ve SLII® dilini kendilerinin belirlediği hızda çevrimiçi bir platformdan öğrenmelerini de sağladı. Öğrenme aşamasını bitiren katılımcılar, öğrendiklerini uygulayacakları ikinci aşamayı uzaktan canlı eğitim (sanal eğitim) olarak gerçekleştirdiler. Fritsche, “Katılımcıların, öğrendiklerini uygulayacakları sanal eğitime gelmeden ortalama altı saatlik ÖĞRENME kısmını tamamlamalarını sağlayarak onları başarıya hazırlıyoruz,” diyor. “Eğitimden üç hafta önce bu süreci açıklayan bir e-posta gönderiyoruz. Sonra da ön çalışmayı kendilerinin yapacaklarını ancak sanal UYGULAMA oturumundan önce bitirmeleri gerektiğini açıklamak için onlarla telefonda görüşüyoruz.” Konuşma sırasında eğitim programını takvimlerine girip kaydetmeleri için zaman da veriliyor. “Ön çalışma, (sanal) oturumun gerçekleşeceği günün sabahında yapılabilecek bir şey değil. Bu yüzden de onlardan bunu takvimlerine eklemelerini ve bunu ciddiye almalarını özellikle istiyoruz. Gelişimlerini takip ediyor ve çalışmalarını tamamlamamış olanlarla irtibata geçiyoruz. Çoğunlukla programlarına uyduklarını görüyoruz. Bazen nadiren de olsa kendilerinin yapacakları bölümü henüz tamamlamadıkları için bazı kişilerin sanal UYGULAMA oturumlarını yeniden takvimlendirdiğimiz oluyor.”
 
Fritsche, sanal SLII® eğitimi oturumuna başlarken, insanlardan WebEx platformundaki beyaz tahtaya, tamamladıkları çalışmalardan öğrendiklerini yazmalarını ve hangi konularda daha fazla bilgi almak istediklerini listelemelerini istiyor. “Eğitime direkt olarak bir uygulama ile başlamak katılımcıların hemen dâhil olmalarını ve öğrenmenin hızlı bir şekilde başlamasını sağlıyor. Sonra WEbex platformundaki çalışma  (breakout rooms) giderek Stil Görüşmelerinin uygulamasını yapıyorlar. Tipik olarak Stil 1 onlara kolay geliyor. Rol oyunu aktivitesinde, Gelişim Düzeyi 2’deki bir çalışanı canlandıran taraf, Gelişim Düzeyi 2’deki birinin eğilimlerini doğru bir şekilde yansıtabilirse, Liderlik Stili 2’yi oynayan taraf biraz zorlanabiliyor. Fakat Stil 3 görüşmelerini gerçekleştirdikleri üçüncü oturum, mucizenin hayat bulduğu yer. Burada onlardan gerçek bir olayı canlandırmalarını istiyoruz. Onlardan, gece uyuyamamalarına sebep olan bir şey düşünmelerini ve bunu gerçekleştirmeleri gereken bir görüşme olarak sınıfta kullanmalarını istiyoruz. “Liderlik Stili 3 üzerine uygulama yaptıkları aktivitede öğrenme ortakları aşağıdaki gibi sorular sorarak koçluk yapıyor:

  • Başka neler deneyebilirdin?
  • Daha önce bunun gibi bir şeyle karşılaştın mı?
  • Ne tür fikirlerin var?
  • Başka kime ulaşabilirsin?
 

Stil 3 üzerine yapılan uygulamanın geri kalanı tamamen çalışan rolündeki kişinin kendine yeterli bir biçimde problem çözmesi üzerine yapılanıyor. Fritsche, “İnsanlar bu çalışmadan oldukça heyecanlı bir şekilde ayrılıyorlar, çünkü gerçekten de problem çözmüş oluyorlar. Bazen sınıfa gelmenin, gerçekleştirmeleri gereken bir görev olduğunu düşünüyorlar fakat gerçek hayattan bir iş meselesini ele aldıklarını fark ettiklerinde çok heyecanlanıyorlar,” diye devam ediyor.
 
İki eğitmen; katılımcılara, öğrendikleri yeni becerileri iş yerinde nasıl kullanacakları ile ilgili dikkatli olmaları için koçluk yapmaya devam ediyor. Fritsche, “Onlardan, içeriğin mevcut durumda nasıl uygulanabileceğini düşünmelerini istiyorum. Hedefim her bir kişi için eşsiz bir öğrenme deneyimi yaratmak ve bunu ancak öğrendikleri teknikler ile gerçek iş örnekleri arasında bağ kurmalarını sağlayarak yapabilirim. Eğer eğitimde kullanılan senaryolar onlara hitap etmiyorsa onlardan kendi iş yerinde geçirdikleri günleri hatırlamalarını ve onlara çağrışım yapan benzer bir durumu düşünmelerini istiyorum. İşte bu da öğrenmeyi kişiselleştirmeye yarıyor,” diyor.
 
SANAL EĞİTİMİN AVANTAJLARI
Sanal eğitim Land O’Lakes’te öyle uygulanabilir oldu ki şirketteki farklı yeni departmanlar da Hines ve Fritsche’den yeni eğitim seçenekleri eklemelerini istiyor. Hines, “Sanal SLII® tasarımı öyle etkili oldu ki insanlar artık sanal eğitimin en az sınıf eğitimi kadar etkin olduğunu anladılar. Birçok katılımcı SLII®’nun şimdiye kadar katıldıkları en iyi sanal eğitim olduğunu ve üstelik ister sanal ister sınıf eğitimi olsun, kalıcılığının da aynı olduğunu söylüyorlar,” diyor.


 
Herhangi bir eğitim programına sanal eğitim seçeneğini eklemek eğitmenler için bazı zorluklar yaratabilir. Eğitmenler katılımcıların karşısında olmadığından onlar için durumu okumak zor olabilir. Fritsche, Blanchard gibi bir ortak bulmalarının kurumlar için çok kritik olduğunu söylüyor. Böylece öğrenme deneyimini iyileştirmek için teknolojik araçları ve ipuçlarını kullanırken içeriğin aktarılma süreci boyunca koçluk yapabilir. 
 
Örneğin, sınıf eğitiminde eğitmenler bir fikir ile ilgili katılımcıların zorlandıklarını görüp duyabiliyorken, sanal ortamda bunu tahmin etmek oldukça güç. Fritsche, bir sanal sınıfta eğitmenin, katılımcıların gelişim düzeyini teşhis konusu ile ilgili kavramları tam anlamadıklarından endişelendiği bir durumu paylaştı. Oturumdaki bir aradan sonra eğitmen herkesten beyaz tahtayı kullanarak teşhis konusundaki hâkimiyetlerini 1 ile 10 arasında puanlamalarını istemiş. Bunu yaparken isim belirtmelerini talep etmemiş çünkü insanların kendilerini özgürce ifade edebilmelerini istemiş. Fritsche, “Yanıtlar, sınıftaki herkesin 5’ten fazla ve 7 civarında olduğunu gösteriyordu. Bu sonuç sınıf ortamında beklediğimizin tam olarak aynısıydı. Eğitmen ise yanıtların bir veya iki çıkacağını beklerken sonuçlar karşısında hem çok şaşırdı hem de çok memnun oldu.”
 
“Gelişim düzeylerini teşhis, insanların çok hızlı bir şekilde algıladıkları bir kavram değil. Alıştırma yapmaya ihtiyaçları var ve bunu hem sınıfta hem de sanal ortamda uygulama şansları oluyor. Bir de teknolojiyi kullanarak katılımcıların gelişimlerini gözlemlemek için çeşitli yöntemler var,” diyor. 
 
Hines, “Benim hedefim, her öğrenme deneyiminin olabileceğinin en iyisi olmasını sağlamak,” diyor. “Bu yüzden de, özellikle sanal eğitimde kendi işimizden hikâyeler ekleyerek her oturumu kişiselleştiriyorum. Böylece katılımcılar için daha gerçekçi oluyor. Her derse boş bir eğitmen rehberi ile başlıyorum ve katılımcıların bu eğitimden ne almalarını istediğime dair yeni notlar alıyorum. Her şeyi taze tutmak çok önemli fakat bunu sadece notları okuyarak yapmak mümkün değil. Eğitmen notlarını okumak yerine kendi kelimelerimiz ile içeriği aktarmak oldukça önemli.  
 
Land O’Lakes sanal eğitime gereklilik yüzünden birkaç yıl önce başlamıştı. Üç kişilik bir departman ve coğrafi olarak dağılmış bir iş gücü nedeniyle sınıf eğitimi onların iş modeline uygun değildi. En kritik ihtiyaç, bulundukları yerde katılımcılarla bir araya gelebilmekti ve sanal eğitim de kurumun bu hedefte başarılı olmasına yardımcı oldu.