Şirketin yeni başkanı Scott Blanchard, “The Ken Blanchard Companies’in ‘2020 İnsan Kaynakları/Öğrenme ve Gelişim Trendleri Araştırması’

nın bize söylediği çok fazla şey var,” diyor. Blanchard’a göre asıl mesele, araştırmadan elde edilen verilerdeki liderlik, öğrenme ve yetenek gelişimi kalıplarının nasıl belirleneceğini ve bu kalıpların liderlik gelişimi çalışmalarını nasıl etkileyebileceğini kavramaktır.
Blanchard, “Örneğin, bu yılki araştırmaya yanıt veren 800’ü aşkın İnsan Kaynakları ve Öğrenme ve Gelişim profesyoneli bireysel gelişimde ilk önce orta seviye ve ilk kademedeki liderlere (özellikle de yeni bir liderlik pozisyonuna ilk kez başlayacak olanlara) odaklanacaklarını söylüyor. Yönetici pozisyonuna terfi ettirilen kişilerin %60’ının beklenen performans düzeylerini yakalayamadığını düşünürsek, bu çok iyi bir haber,” diyor.
“Yöneticiler, liderlik pozisyonuna getirilmeden önce nadiren liderlik eğitimi alıyorlar. İşe başladıktan iki yıl sonra bile çoğu, hiçbir yönetimsel bir eğitim almamış oluyor. Her şeyi kendi kendilerine çözmek zorunda bırakılınca kimisi başarılı olurken kimisi de bunu yapamıyor.”
Blanchard, müstakbel yöneticilere yeni rollerine başladıktan sonra değil, öncesinde eğitim verilmesi gerektiğini belirtiyor. Ayrıca eğitimin performans yönetimi becerilerine odaklanması gerektiğini de ekliyor.
“Yeni liderler, yöneticiliğe yeni adım attıkları için güvene dayalı pozitif ilişkiler yaratmak onlar için çok önemli. Liderler, nasıl netlik kazanabileceklerini, ilişkileri nasıl etkin bir şekilde yönetebileceklerini, iyi görüşmeler yapmayı ve güven oluşturmayı bilmeliler. Bunlar sosyal beceriler olarak bilinse de etkin yönetim için kritik öneme sahipler.”
“İyi haber ise 2020 yılı için gelişim alanında hedeflenen en önemli üç liderlik becerisinin tamamı, sosyal becerilerde oluşuyor: güven oluşturma, koçluk ve dinleme.”
Pozitif bir kültür yaratmak
Araştırmanın sonuçlarından Blanchard’ın altını çizdiği ikinci çıkarım, 2020 yılında kültürle ilgili bir çalışmaya odaklanmayı planlayan öğrenme ve gelişim profesyonellerinin sayısı. Aslında böyle bir çalışmaya odaklanmaktaki nihai hedefleri, kurumlarını daha destekleyici ve değişime hazır yapmaktır. Blanchard bu alanda başarı elde edebilmek için kurumun genel vizyonu ile bir bağlantı kurmak gerektiğine inanıyor.
“Kültür; kurumun hedeflerine ulaşabilmesi için insanların ne şekilde (birlikte veya ayrı) çalışacaklarına yol gösterir. Güçlü kültürlerde insanlar kendilerini, kurumun vizyonuna ve kurumdaki diğer kişilere anlamlı bir şekilde bağlı hissederler. İşbirliğinin, sadece üst yönetim tarafından beklenen ve desteklenen bir şey olmadığını, 'iş yapma biçiminin bir parçası' olduğunu hissederler.”
“İnsanlar kurumun tüm hedeflerini ve buradaki rollerini net bir şekilde anladıklarında; yardım etmek, daha sıkı çalışmak ve müşterilere daha etkin bir şekilde hizmet etmek için kendi iş tanımlarının ve iş birimlerinin ötesinde çözümler bulmaktan kaçınmazlar.
“Kurum kültürü iyiyse, güzel şeyler olur. Fakat kültür zayıfsa; güvensizlik, korku ve baskı ikliminden ibaretse, insanlar da kendi iş birimlerinde güvenlik ve konfor aramaya başlarlar. Bu durum parçalanmış bir organizasyon ortaya çıkmasına sebep olur. İnsanlar, küçük kabileler gibi dışarı kapalı kendi halinde çalışan iş birimlerine gömülürler. En kötü senaryoda ise insanlar, güvenliği kendi başlarına sağlamak zorunda hissedebilirler. Liderler kültürü yönetmezse, kültür şirketi yönetir.”
Değişime hazır olmayı geliştirmek
Blanchard ayrıca 2020 yılında Öğrenme ve Gelişim profesyonellerinin, değişime hazır olmayı geliştirecek yollar aradıklarını da ekliyor. Değişimlere hazır bir organizasyon nasıl yaratılır bilmek istiyorlar.
“İş çevresi artan bir oranda değişmeye devam ediyor. Değişimde, çalışanlarını destekleyebilen liderler, değişimin hem bireyler hem de kurum üzerindeki olumsuz etkisini en aza indirebilirler. “
“Pek çok kurum, araştırmaya dayalı değişim yönetimi prensiplerini dikkate almıyor. Değişimi hala uğraşıp zorlanmaları gereken bir şey olarak görüyorlar. Bu anlayış, değişime olan direnişi artırmaktan başka bir işe yaramaz. Bu bir kez olduğunda, kurumdaki insanlar, her değişimi olumlu bir fırsat olarak değil, olumsuz bir rahatsızlık olarak görürler.”
"Birlikte çalıştığımız en iyi şirketler ‘değişim her an olabilir’ zihniyetine sahipler. Değişimi, ulaşmaları gereken yere gitmelerine yardımcı olacak bir fırsat olarak görürler. Liderlerin değişim konusunda rahat olmasını sağlamak önemli. Kurumlar bunun bir yolunu bulmalı. Her pazardaki, her işletme, kökten bir değişimden geçiyor. Bu durumda bu değişimi yönetememenin ise bir faydası olmayacak."
Eğitime artan erişim
Blanchard, araştırmada 2020'de en önem verdikleri girişimi ‘eğitime artan erişim’ olarak belirten öğrenme ve gelişim profesyonellerinin sayısını gördüğünde çok heyecanlandığını söylüyor. Ancak Blanchard’ın önemli bir uyarısı var.
“Eğitime erişimi artırmak çok basit. Bunun için eğitimleri satın almanız yeterli. Ancak çoğu kişinin eğitime erişimi olsa da bunu kullanmıyor. Çoğu kurumda gerçekten faydalı içeriklerden oluşan geniş kütüphanelerden faydalanma oranı %10’un altında. Bu yüzden de bence asıl soru, eğitime erişimi nasıl artıracağınız değil, önlerine serdiğiniz içerikleri kullanma oranlarını artırmak olmalı.”
“Tecrübelerimize göre, çalışanlar veya liderler, daha etkin olmalarına yardımcı olabilecek içerikleri kullanmak konusunda pek istekli değiller. İnsanların içeriklerden yararlandıkları şirketler de var ama bu sadece eğitimlere erişim sağlayarak elde edilen bir sonuç değil. Bir şirket, insanların içeriği gerçekten kullanması için bir çerçeve sunup onlar için bir deneyim yaratmalı. Teknoloji bunun için yollar sağlıyor. Artık biz de stratejiyi yaratıp içeriği çekici hale getirecek süslemeleri yapmalıyız.”
Genel anlamda Blanchard, 2020 Öğrenme ve Gelişim Trend raporu ile ilgili sonuçlardan umutlu.
"Bu rapora göre; İK, Öğrenme ve Gelişim profesyonellerinin, başta ilk kademe ve orta düzey yöneticiler olmak üzere her kademeden tüm çalışanlara odaklanacağını söyleyebiliriz. Böylece kurumlarının işbirliği içinde başarılı olmasını ve büyümesini sağlayabilirler.